22 Ekim 2012 Pazartesi


NEDİR BU ÇOKLU EVREN TEORİSİ



  
        Evrende bildiğimiz hiç bir şey eşsiz, tek değildir. Yıldızlar, gezegenler, kara delikler hatta henüz elimizde somut bir kanıt olmasa da yaşam da tek değildir. Sanırım bu sebepten Çoklu Evren teorisini ilk duyduğumda hiç şaşırmadım. Sanki olmasını bekliyordum. Bu güne kadar duymamış olmam bir hataydı. Fakat bu konuya girmeden önce yakın tarihteki diğer teorilere göz atmak istiyorum.
        
         1923 senesine kadar neredeyse tüm gökbilimciler evrenin Samanyolundan ibaret olduğunu düşündükleri  Durağan Evren teorisini benimsemişlerdi. Bu teoriye göre Samanyolu dışında hiç bir şey yoktu. Galaksimizin dışı sonsuz boşluk ve dinginlikten ibaretti. Samanyolu hep vardı. Oluşmamıştı. Sanki biraz yaradışsal olan bu düşünce tarzı Edwin Hubble'ın teleskobunu Andromeda (Samanyolu'na en yakın galaksi) galaksisine (o zamanlar yıldız olduğu düşünülüyordu) çevirip, onun aslında Samanyolu'nun içinde bir yıldız değil çok daha uzakta (kızıla kayma olarak bilinen bir teknik ile yıldızlar arası uzaklık hesaplanır. Yıldız ne kadar uzaksa renk tayfındaki rengi o kadar kızıla döner) bulunan yıldızlar topluluğu hatta galaksi!! olabileceğini keşfetti. Artık boşluğun ortasında yalnız bir galakside değildik. Etrafımızda bizim gibi tirilyonlarca galaksi vardı.


         Bu büyük buluşun ardından Alexander Friedman ilk büyük patlama modeli ortaya atıldı. Model günümüz modeline kadar şekillenerek geldi. Artık elimizde içinde trilyonlarca yıldızın bulunduğu trilyonlarca galaksi vardı. O kadar çok olasılık vardı ki bir süre için ''Acaba uzayın dışında ne var'' sorusu unutuldu. Bu haliyle durağan evren teorisinin devasa bir şekli gibiydi. Dev bir uzay. Uzayın dışında öngörmekte güçlük çektiğimiz, bizim fizik kurallarımızın geçerli olmayabileceği sonsuz boşluk.



         Bu noktada üretilen fikirler eskiden beri ilgimi çekmiştir. Çünkü tüm teoriler bilimden çok sihir gibi görünmekteydi. Sicim teorileri, kendi içine kapanan evrenler vs. derken çoklu evren teorisi ile karşımıza çıktı biliminsanları. Yakın zamanda çekilen kozmik mikrodalga arka plan ışıması fotoğrafı çoklu evren teorisini destekler nitelikteydi. Işımada bağriz bir şekilde başka bir evrenin kütle çekiminden etkilendiğimizi görebiliyoruz. 

         Gelelim işin zevkli kısmına. Çoklu evren teorisi, bizim evrenimiz dışında bizim evrenimizle nerdeyse tıpatıp aynı olan sonsuza yakın sayıda evren olduğunu söyler. Aslında sayı tam olarak şu şekilde ifade edilir. Hayatımız boyunca verdiğimiz her bir karar için var olan farklı bir evren. Bunu düşünürken sadece kendimiz için değil dünyada yaşayan tüm canlıların verdiği kararlar için bir evren şeklinde düşünmeliyiz. Yani dışarıda bir yerlerde sizden milyarlarcası yaşıyor olabilir. Bunların bazıları çok başarılı, bazıları sizin düzeyinizde bazıları ölmüş olabilir. Birisi hayatında vermek zorunda olduğu tüm kararları doğru verirken diğeri dilenci olmuş olabilir. 

         Kulağa ne kadar uçuk gelsede burdaki olasılık hesabından çıkacak sonuç sonsuzdan küçük olacaktır. Uzayın dışında sınırsız süre ve sınırsız deneme hakkı olduğunu düşünecek olursak ve olasılık hesabı yaparsak çoklu evrenlerin var olmamasının aslında neredeyse mümkün olmadığını görürdük. Kafamda ne zaman uzayın dışını canlandırcak olsam hep sonsuz bir evren tarlası hayal ediyorum. Bizim evrenimiz ve versiyonları, farklı evrenler ve onların versiyonları. Milyarlarca dünya, milyarlarca insanoğlu. Her biri farklı gelişmiş. 

         Bu teorinin pozitif bir yan etkisi de mevcut. Geçmişe zaman yolculuğu paradoksunu yok ede bilir. Paradoks: Eğer geçmişe gidebilseydim ve büyük babamı öldürseydim bu durumda nasıl olurdu da ben var olurdum? Geçmişe yolculuk aslında başka bir evrenin seyahat olabilir. 
Bu durumda dedenizi öldürsenizde birşey değişmez. *

          Bu teori şu an için bilim insanlarınca en çok kabul gören teori olsada büyük bir olasılıkla gerçeği hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. Yani başka bir evrene gidip ordaki kendinizle tanışma şansınız olduğunu pek sanmıyorum. Ama evrenlerin birinde tüm yaşamı boyunca hiç şut kaçırmamış bir Michael Jordan olduğunu biliyorum. 

                                                                                                               Egemen ATASOY

*Belki de zaman içindeki her bir an için bir evren vardır.