4 Ekim 2012 Perşembe

Schrödinger'in Kedisi

Schrödinger’in kedisi hayali bir deneyi, bir paradoksu anlatıyor. Bu hayali deneyde yaşayan ve sağlıklı bir kedi hava alabilen bir kutunun içine koyduğumuzu düşünelim. Kutunun içinde şekilde görüldü gibi bir şişe zehirli gaz ve bu gazın salınmasını sağlayacak bir düzenek bulunsun. Düzeneğin çalışması da içeride radyoaktif olarak bozunma yarı ömrü 1 saat olan tek bir parçacığın bozunmasına bağlı olsun. Parçacık bozunduğu takdirde Geiger sayacı bunu ölçecek ve düzeneği hareket ettirip çekicin şişeyi kırmasını sağlayacaktır. Schrödinger’in iddiasına göre 1 saat sonunda kedinin canlı veya ölü olma olasılığı eşit.
Klasik Newton mekaniklerini ve determinist yaklaşımını düşündüğümüzde insanın aklına rasyonel olarak kedinin ya “ölü” ya da “canlı” olduğu gelebilir. Ancak kuantum mekaniğindeki dalga fonksiyonuna göre kedi “hem ölü hem canlı” olarak kabul ediliyor. Yani bir nevi ölü ve canlı olma hallerinin “superposition”ı ya da bileşkesi olarak düşünülebilir. İşin içine bir “gözlemci” girdiğinde kedi bu bileşke halinden kurtulup ya canlı ya ölü hale girecek, yani deneyde aslında gözlemci de bir etken haline geliyor.
İşte tam bu noktada fikir ayrılıkları bulunuyor, kimi felsefecilere göre bir nesnenin tek geçmişi olduğu kabul edilirken,Kopenhag yaklaşımına göre bir nesne mümkün olan tüm geçmişlere sahip olabilir. Yani bu yaklaşımda kedi geçmişinde hem canlı hem ölü olabiliyor, oysa rasyonel düşünce tarzına göre hepimize de mantıklı gelen kedinin ya canlı ya ölü olduğudur ikisinin aynı anda olması mümkün değildir.
Bu konuda bir diğer yaklaşım da bir ara popüler dizi “Lost” sayesinde gündemimize gelen paralel ya da alternatif dünyalar yaklaşımı. Bu yaklaşıma göre kutu açıldıktan sonra iki evren oluşur, birinde gözlemci “canlı” kediye, diğerinde ise “ölü” kediye bakmaktakdır. Kuantum ayrıklığa göre bu iki evren birbirinden tamamen bağımsız olmakta ve aralarında herhangi bir iletişim bulunmamaktadır.
Bütün bu tartışmaların özünde evrenin en büyük gizemlerinden biri olan ışığın “dalga-parçacık” ikiliği özelliğine sahip olmasının yattığıını belirtelim. Konuyla ilgilendiyseniz John Gribbin’in gayet yalın bir dille anlatılmış “Schrödinger’in Kedisinin Peşinde” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.