29 Kasım 2012 Perşembe

UZAK GEZEGENLERE SEYAHAT VE ZAMAN SORUNU

                           
                

                Evren çok büyük. İçinizden ''biliyorum'' dediğinizi duyar gibiyim. Aslında bir çok insan evrenin ne kadar büyük olduğunu bilmez. Bu yazının konusu evrenin tam olarak ne kadar büyük olduğu ile doğrudan alakalı. Bu yüzden önce size elimden geldiği kadar evrenin büyüklüğünü açıklamaya çalışmalıyım.

Samanyolu 
             
          Biz sarmal şekilli Samanyolu'nun Orion kolunun dış kısımlarında yer alıyoruz. Merkezden tam 26 bin ışık yılı uzaklıktadır. (ışık yılı: Işık hızında gidildiği takdirde bir yılda kat edilen mesafe) Dış kısımdan ise 30 bin ışık yılı içeridedir. Yukarıdaki şemayla beraber kafanızda bir şeyler canlanmış olmalı. İşin dudak uçuklatan kısmı ise dünyanın boyutları. Bu resimde dünyayı görmeniz imkansız. Çünkü kaba bir oran yapacak olursak; eğer Dünya sıradan bir gazete sayfasının içinde bulunan manşet altı yazılardaki bir i harfinin noktası boyutunda olsaydı, yukarıda gördüğünüz galaksinin boyutu Erzurum'dan Londra kadar olurdu. Bu koca mesafede sadece 14 puntoluk bir yazının noktası kadar yer kaplıyoruz. Evrenin büyüklüğüne gelince. Yukarıda gördüğünüz galaksiden milyarlarcasının oluşturduğu galaksi toplulukları ile doludur evrenimiz. Bu topluluklarında sayılarının on milyarları rahatlıkla geçtiğini söyleyebiliriz. (saniyede bir rakam söyleyerek, ki bu 100.000 den sonra pek mümkün değildir, bir milyara kadar saymaya çalışsanız gece ve gündüz aralıksız saysanız bile 32 yılınızı alacakır.) Peki biz nasıl farklı gezegenlere galaksilere sayahat edebiliriz.

         Bizden 2,2 milyon ışıkyılı uzaklıktaki Andromeda gökadasına (bize en yakın galaksi) gitmek istesek bunu nasıl yaparız. Gidebileceğimiz hızın limiti ışık hızı. Bu hızda bile 2,2 milyon yıl sürecekse oraya gitmek imkansız gibi görünüyor. Fakat giden için değil gitmesini bekleyen insan için imkansız olurdu.

          Zaman kütleye ve hıza bağlı olarak farklılık gösterir. Işık hızına ne kadar yaklaşırsak zaman o kadar hızlı geçmiş olur. Einstein'in özel görelelik kuramı. Söz gelimi 10 bin ışıkyılı uzaklıktaki bir gezegene gitmek istesem ve bunu ışık hızının %99,99 kadar hızlı olarak yapsam ve siz dünyadan beni izleyebiliyor olsanız benim hareketlerimin çok çok yavaşladığını fark ederdiniz. Siz dünyada 10 bin yıl beklerken benim için sadece 50 yıl geçmiş olurdu. Hızımı arttırıp ışık hızının %99,9999 kadar hızlı gitsem yolculuk bana göre bir kaç günden ibaret olurdu. Siz hala 10 bin yıl beklerdiniz. Eğer ışık hızında gidebiliyor olsam ben herhangi bir gecikme yaşamadan anında orada olurdum fakat dünyada takvimler 10 bin yıl sonrayı gösteriyor olurdu. 

          Işık hızı ile seyahat teoride geleceğe yolculuk olarak kullanılabilecek bir sistemdir. Yeterince hızlanabiliyor olsaydık ufak bir matematik hesabı ve güneş sistemi içinde bir kaç tur ile geleceğe gitmiş olabilirdik. Ama geçmişe dönmek bu kadar basit değil. Zaten biliminsanları geçmişe yolculuğun mümkün olup olmadığı konusunda uzlaşabilmiş değiller. 

          Peki bizim başka gezegenlere gitmemiz mümkün değil mi? Aslında teorik olarak bir kaç yol var. Bunlardan birisi solucan delikleri. Solucan delikleri evrendeki kestirmelerdir. Ceviz kabuğuna gibi bir dokuya sahip olan evrenimizin kısa yollarıdır. Uzay zaman boyutu kusursuz değildir. Onu buruşturulup tortop yapılıp yatağın üzerine atılmış bir çarşaf gibi hayal edebilirsiniz. Biz her nereye gidersek gidelim bu çarşafın tüm kırışıklıklarından geçmek zorundayız. Çarşaf S şeklinde ise bir ucundan diğer ucuna gitmek için tüm harfi dolaşmalıyız. Fakat bu çarşafın bazı bölgelerinde delikler olabilir. Bu delikler sayesinde tüm S şeklini dolaşmak yerine delik kısımlardan ilerleyebiliriz. Işıktan hızlı gitmiş olmayız. Sadece kestirme kullanmış oluruz. Ama henüz bu kestirmelerin varlığından bile emin değiliz.

WARP sürücüsünün uzay zamana etkisi
           Bir diğer olasılık WARP sürücüsünün icadı olurdu. WARP sürücüsü uzay zamanı geminin önünde sıkıştırıp arkasında genişletme prensibine dayanır. Bildiğiniz gibi uzay zaman durağan değil son derece elastiki bir yapıya sahiptir. Bunu sağlayabilecek bir teknoloji bizi başka gezegenlere ışık hızından daha hızlı bir şekilde götürebilir. Ve bunu yaparken ışık hızını aşmamış oluruz. Çünkü bizim stabil hızımız yanında uzay zaman hareketlenmektedir. WARP sürücüsü bize solucan delikleri gibi bir rasgelelik sağlamak yerine alışıla geldiğimiz seyahat biçimlerini kullanmamıza olanak verir. Spesifik bir varış noktası ve kesin bir zaman dilimi. 
         Her iki sistemin kullanıla bilir olması içinde önümüzde çok uzun yıllar var. Dr. Michio Kaku, WARP sürücüsünün fiziğin gelebileceği son nokta olduğu öngörüsü, şimdiki bilgi, gelişmeler ve eksiklikler görüldüğünde ne kadar yolumuz olduğunu görmek için ufak bir fikir verebilir. Yani sanırım yaşayabileceğimiz yeni gezegenlere ulaşabilmek için birkaç yüzyıl daha beklemeliyiz.